Bazı insanlar “Biraz takıntılıyım” derken aslında düzenli olmayı, temizliği ya da kontrolü sevdiğini anlatmak ister. Ama biz klinik anlamda Obsesif Kompulsif Bozukluktan söz ettiğimizde bambaşka bir tablodan bahsediyoruz. OKB’de kişi istemediği düşüncelerin zihnine zorla girdiğini, bunların gerçekçi olmadığını bildiği halde gitmediğini ve bu sıkıntıyı azaltmak için tekrar tekrar aynı davranışları yapmak zorunda kaldığını söyler. Yani mesele “Titizim” demek değil; mesele bu düşünce ve ritüellerin hayatı ele geçirmesi. Belki siz de kendinizde ya da yakınınızda bu tabloyu fark etmeye başladınız. O zaman gelin bunu biraz açalım.

OKB Nedir?

Önce tanımı netleştirelim. Obsesyon, kişinin istemediği halde zihne giren, rahatsız edici, kaygı uyandıran düşüncelerdir. Kompulsiyon ise bu rahatsızlığı azaltmak için yapılan tekrar tekrar davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Yani zihin “Ya mikrop kaptıysam?” diye obsesyon üretir, kişi de gidip ellerini 15 kez yıkar; bu da kompulsiyondur.

Araştırmalar, OKB’nin sadece “istersem bırakırım” türü bir alışkanlık olmadığını, beynin bazı bölgelerinde farklı çalışmayla ilişkili olduğunu gösteriyor. Yani bu kişiler tembel ya da iradesiz değil; sistem böyle işliyor. Dünya genelinde yetişkinlerin yaklaşık %1-2’sinde görülüyor, Türkiye’de de benzer oranlardan söz ediliyor. Erkek-kadın görülme oranı yakın. Bu da bize şunu söylüyor: OKB sanılandan çok daha yaygın ve saklanabildiği için fark edilmesi bazen yıllar alıyor.

Obsesyonlar: İstenmeden Gelen Düşünceler

Peki insanlar en çok hangi obsesyonları yaşıyor? Hepsi aynı şiddette olmayabilir ama ortak temalar var.

1. Kirlenme / Bulaşma Obsesyonları

Bazı kişiler için toplu taşıma tutamakları, kapı kolları, para, hatta misafirlerin ayakkabısı tehdit gibi algılanır. “Ya hastalık bulaşırsa?” düşüncesi gün boyu tekrarlar. Bunun sonucu olarak kişi dışarı çıkmaktan kaçınabilir, eve gelen herkesin elini yıkamasını isteyebilir, çocuklarını aşırı koruyabilir. Bir süre sonra kaygı azalmadığı için ritüeller artar.

2. Kontrol Obsesyonları

Oldukça sık gördüğümüz bir başka alan da “Ya bir şey olursa?” düşüncesiyle ilişkili kontrollerdir. “Ocağı açık mı bıraktım?”, “Kapıyı kilitledim mi?”, “Ütüyü çektim mi?”… Kişi aslında kilitlediğini bilir ama içi rahat etmez ve tekrar döner. Bazen 10-20 kez. Bu döngü işe geç kalmaya, evden çıkamamaya kadar gider.

3. Simetri ve Düzen İhtiyacı

Burada mesele sadece estetik değildir. Bir şeyler simetrik olmadığında, masadaki kalemler aynı hizada durmadığında kişi içinde gerçek bir gerginlik hisseder. “Düzgün değilse kötü bir şey olacak” düşüncesi eşlik edebilir. Bu yüzden eşyaları uzun süre yerleştirmek zorunda kalırlar.

4. Zarar Verme Düşünceleri

Biraz daha az konuşulan ama danışanların en çok utandığı obsesyon türüdür. Kişi bir anda sevdiği birine zarar verdiğini hayal eder ya da “Ya çocuğuma zarar verirsem?” diye düşünür. Bu düşüncelerden korkar, “Demek ki içimden geliyor” diye suçluluk duyar. Oysa bu düşünceleri olan kişiler gerçek şiddete en uzak olan kişilerdir; düşünce sadece zihinsel bir gürültüdür.

5. Cinsel ve Dini Obsesyonlar

Toplumda tabu olduğu için en çok gizlenen kısımdır. Uygunsuz cinsel imgeler, inançlarla çelişen düşünceler, “Günaha girdim” kaygısı… Kişi bunu kimseye anlatamadığı için daha da yalnızlaşır. Aslında terapide bunların OKB’nin sıradan bir yüzü olduğu görülür ve kişi rahatlar.

Kompulsiyonlar: Geçici Rahatlatan Ritüeller

Obsesyon kaygıyı yükseltir, kompulsiyon ise bu kaygıyı kısa süreliğine indirir. Bu yüzden kişi onu tekrar tekrar yapar.

1. Temizlik Ritüelleri

El yıkama, duş alma, yüzeyleri defalarca silme… Bazen bu temizlik cildi tahriş edecek kadar uzun sürer. “İçim rahat etmedi” cümlesini sık duyarız. Evden dışarı kirli sayıldığı için çamaşırlar eve alınmaz, evde “temiz bölge” oluşturulur.

2. Kontrol Ritüelleri

Kapının kapalı olduğundan emin olmak için tekrar tekrar dönmek, gazı kontrol etmek, hatta bazen bir yakınını arayıp “Bir şey olmaz değil mi?” diye onay almak da kompulsiyondur. Kişi farkındadır, “Aslında saçma ama yapmazsam daha kötü hissedeceğim” der.

3. Sayma ve Tekrarlama

Belirli bir sayıda el yıkamak, kapıyı 4 kere kapatmak, merdivenleri belli ritimle çıkmak… Bunların arkasında çoğu zaman “Bunu yapmazsam kötü bir şey olur” düşüncesi vardır. Bazı kişiler bu ritüelleri dışarıdan belli etmeden, kafasının içinde dua ederek ya da sayı sayarak yapar; bunlara da zihinsel kompulsiyon denir.

4. Biriktirme

“Belki lazım olur” cümlesinin patolojik hale gelmiş hâlidir. Atmaya kıyamadığı için evde yığılmalar oluşur. Bazen bu da OKB spektrumunun bir parçasıdır.

OKB Günlük Hayatı Nasıl Etkiler?

Buraya kadar anlattıklarımız size yorucu geldiyse, yaşayan kişi için günün nasıl geçtiğini tahmin edebilirsiniz. Ritüeller uzun sürdüğü için kişi işe geç kalır, okuldaki performansı düşer, evde diğer aile bireyleri “Yine mi yıkıyorsun?” diye gerilir. Sosyal ortamlardan uzaklaşma, “Bana garip derler” endişesi, sürekli tetikte olma hali kişiyi zamanla tüketir. OKB’ye anksiyete ve depresyonun eşlik etmesi bu yüzden sık görülür. Yani sorun sadece el yıkamak değildir; sorun hayatın esnekliğini kaybetmesidir.

Ne Zaman Yardım Alınmalı?

Kısa bir ölçüt verelim: Eğer bu düşünce ve davranışlar günde toplam 1 saatten fazla zamanınızı alıyorsa, yapmak istemediğiniz halde sizi zorluyorsa ve gündelik işlevinizi bozuyorsa bir uzmana görünme zamanı gelmiş demektir. Özellikle ertelemeden yardım almak süreci kolaylaştırır; çünkü ritüeller ne kadar pekişirse bırakması o kadar zorlaşır. Psikiyatri hekimi ve klinik psikolog birlikte çalıştığında sonuçlar daha yüz güldürücü olur.

Tedavi Seçenekleri 

OKB, tamamen çaresiz bir tablo değildir. En çok kullanılan ve bilimsel olarak desteklenen yöntem Bilişsel Davranışçı Terapi’nin maruz bırakma ve tepkiyi önleme (ERP) tekniğidir. Yani kişi yavaş yavaş korktuğu uyaranla karşılaştırılır ama ritüeli yapmaması için desteklenir; böylece beynin “Yapmazsam felaket olur” şartlanması kırılır. Birçok durumda ikisinin kombinasyonu en sağlıklı ilerleyişi sağlar. Ailenin yargılamadan destek vermesi de ayrı bir koruyucu faktördür.

OKB yaşayan kişiler çoğu zaman utandıkları için bunu saklamaya çalışır. Oysa anlattıklarımızdan da gördüğünüz gibi bu bozukluk tanımlanmış, mekanizması bilinen ve tedavi edilebilen bir durumdur. Kendinizi bu belirtilerde gördüyseniz yalnız değilsiniz. Bir uzmandan randevu almak, ritüellerinizi hemen bitirmese bile size nasıl yol alacağınızı gösterir. Hayatın tamamı kontrol ve temizlikten ibaret olmak zorunda değil; tekrar daha özgür, daha nefes alınabilir bir düzene geçmek mümkün.

Randevu Alın!

Betül Tacettin - DoktorTakvimi.com

Betül Tacettin